Etiket arşivi: Genç Türkler

Carboneria ve Genç (Jön) Türkler

Bugün içinde yaşadığımız modern dünyanın mimarı, Venedik ve İtalyanlardır. İspanya’dan sürülen Yahudileri ve irtibatlarını kullanan Venedikli tüccar asilzadeler, politik ve ekonomik olarak önce tüm Avrupa’ya, sonra da dünyaya hâkim oldular. Bu muvaffakiyetlerinin sırlarından biri; kurmuş oldukları masonik ve paramasonik cemiyetlerdi.


Risorgimento

Farklı krallıkların bulunduğu İtalya’yı tek bayrak ve tek devlet altında birleştirmek için 19. yy. başında siyasi bir cereyan başladı. Bu hareketin adı; Risorgimento, yani “Yeniden Diriliş” idi. Hareketi organize edenlerin ileri gelenleri; “Illuminati’nin meşru torunları” olarak tarif edilen Carbonari idi. Yani; gizli Carboneria teşkilatına mensup Carbonaro’lardı.

Carboneria amblemi ve tokalaşan eller.


Carboneria’nın 1806’larda İtalya’da doğduğu söylense de 1789’daki Fransız İhtilalinde de parmağı olduğu iddia edilir. Meşrutiyeti müdafaa eden bu teşkilat, adını ve ritüellerini kömürcüler loncasından alıyordu; fakat masonik bir teşkilattı. Zaten mensuplarının büyük kısmı masondu. Farmasonluktan farkı; faaliyetlerinin daha politik ve merasim usullerinin daha sade olması idi. Ayrıca; birbirlerine masonlar gibi “birader” demek yerine, “yeğen” diyorlardı.

1820’lerde bilhassa Güney İtalya’da ihtilalci ayaklanmalar tertipleyen Carboneria, kısa zamanda tüm Avrupa’ya yayıldı. Mesela Fransa’da Charbonnerie ismiyle ortaya çıktı. Fransa’nın başına geçen İtalyan subay Napolyon’un yeğenleri Louis Napoleon (sonradan III. Napolyon) ve Napoléon-Louis Bonaparte dahi Carbonaro idi.


Genç İtalya

Carboneria mensuplarından Giuseppe Mazzini; 1831’de La Giovane Italia (Genç/Civan İtalya) adında gizli bir hareket kurdu. İtalya’da laik bir ulus devlet kurmayı hedefleyen bu komitacı ve ihtilalci hareket, Giovane Europa adıyla tüm Avrupa’ya yayıldı. Hareketin Britanya’daki temsilcisi ise İngiltere başvekili Benjamin Disraeli idi.

Dünya, perdenin arkasında olmayanların hayal ettiği kişilerden çok daha farklı kişilerce idare ediliyor.” diyen Disraeli, David Cameron gibi, aslen bir Venedik Yahudisiydi. Disraeli, Avusturya’nın İtalya’yı işgali esnasında, 1856’da Britanya Parlamentosunda yaptığı konuşmada Carboneria’dan şöyle bahsediyordu:

İtalya’da, bu mecliste nadiren bahsettiğimiz bir güç var. Bu gücü düşünmeden ve anlamadan İtalya’nın pozisyonunu asla doğru olarak idrak edemeyiz. Gizli cemiyetleri kastediyorum. Meşruti hükümet bu gizli cemiyetlerin umurunda değil. Onlar mevcut cemiyetin ıslah edilmesini istemiyorlar; değişmesini istiyorlar… İnkâr etmek nafile. Çünkü Avrupa’nın büyük bir kısmının, İtalya ve Fransa’nın tamamının, Almanya’nın büyük parçasının – diğer ülkelerden bahsetmiyorum bile – bu gizli cemiyetlerin ağı ile kaplı olduğunu gizlemek imkânsız. Peki maksatları ne? Gizlemeye çalışmıyorlar. Meşruti hükümet istemiyorlar. Islah edilmiş müesseseler istemiyorlar. İl meclisleri ya da reylerin sayılmasını istemiyorlar. Toprağın mülkiyetini değiştirmek istiyorlar. Mevcut sahiplerini sürmek istiyorlar. Ve kilise teşkilatlarına son vermek istiyorlar. Bazıları daha da ileri gidebilir.”


Garibaldiyanlar

Genç İtalya hareketinde Mazzini’ye yardımcı olan en meşhur kişi; sonradan İtalya’nın babası olarak kabul edilen, tacir kaptan Giuseppe Garibaldi idi. Emri altında, kısaca Garibaldiyan olarak bilinen gönüllüler vardı. Kırmızı Gömlekliler olarak da isimlendirilen bu komitacılar ordusunda bir İngiliz birliğinin yanı sıra, Macaristan, Polonya, Fransa, Almanya, kısacası Avrupa’nın her yerinden ve hatta Birleşik Devletler’den gelen komitacılar vardı. ABD Reisi Franklin Delano Roosevelt’in babası James bile İtalya’da Garibaldi ile birlikte savaştı.

Garibaldi, emrindeki İngiliz birliği ile.


Yunan İsyanı

İtalya’yı birleştirmeyi hedefleyen Carbonari, Osmanlı İmparatorluğunu ise parçalamak gayesi güdüyordu. İngiliz Şair Lord Byron da bunlardan biriydi. Venedik’in Albrizzi gibi aristokrat ailelerin salonlarında Carbonari ile tanışan Byron, Yunan isyanında Osmanlı’ya karşı mücadeleye katıldı. Yunan âsilere (Filiki Eteria) silah tedarik eden Byron, Disraeli’nin favori şairiydi. Yahudi Başvekil, onun en çok Hebrew Melodies şiirini severdi.

Yunanistan’ı Osmanlı’dan koparan Carboneria, başına da bir Venedikliyi geçirdi. Yunan istiklalinin mimarı ve bugün sokaklarını heykellerinin süslediği modern Yunanistan’ın kurucusu kabul edilen Ioannis Kapodistrias, aslen Venedikli bir asilzadeydi ve asıl adı, Giovanni Antonio Capodistria idi.

Carbonari’nin sızdığı yerlerden biri de Mısır’dı. 1838’den itibaren birçok İtalyan Carbonaro devrimcinin gelmesiyle Mısır’da da masonluk kuvvetlendi. Mısırlı Carbonari’nin en meşhuru; İtalyan Yahudisi Yakub Sannu (James Sanua) idi. 1853’te, okuduğu Livorno’da Carboneria ile tanışan Sannu, Mısır’a dönünce, yakın dostu Cemaleddin Efgani ile birlikte Arap milliyetçiliği ve Türk düşmanlığı propagandası yaparak Halifeliği Türklerden almaya çalıştı.


Genç Osmanlılar

Genç İtalya ideolojisi, İtalyan ve Yahudi nüfuzunun kuvvetli olduğu İstanbul, Selanik ve İzmir gibi Türk şehirlerine en başından itibaren sızmıştı. İstanbul’da, İtalya Maşrık-ı Âzam’a bağlı Italia Risorta (İtalya Dirildi) locası başta olmak üzere mason locaları, Mazzini ve Garibaldi’nin fikirlerinin Osmanlı topraklarında yayılmasını sağladı.

1848 ihtilalinden kaçarak Osmanlı’ya sığınan Carbonaro’lar, yani Carbonari, 1863’de İstanbul’da Cadde-i Kebir (İstiklal) Caddesi Deva çıkmazında İtalyan İşçileri Yardımlaşma Cemiyetini kurdular. Başşehirde ulusalcılık fikirlerini ilk yayan bu cemiyet oldu. Üç yıl İstanbul’da kalan Garibaldi de bu cemiyete mensuptu.

İstanbul’daki İtalyan İşçileri Yardımlaşma Cemiyetinin mührü.
İtalya’daki işçi yardımlaşma cemiyetlerinin amblemlerinin hepsinde Carboneria tokalaşması gösterilir.


Bu fikirlerin tesirinde kalan bazı Osmanlılar, 1865’de gizlice Belgrad Ormanında buluştu. Bu siyasi toplantıya iştirak edenlerden, Napolyon hayranı Mehmed Ayetullah Bey, Carboneria nizamnamesini anlatan bir risale de getirmişti. Bu Genç’leri, İtalyan bir Levanten ve Carbonaro olan, Courrier d’orient’ın sahibi Giampietri (Jean Pietri) finanse ediyordu. Böylece; Genç İtalya’nın Osmanlı modeli, Genç Osmanlılar Cemiyeti kurulmuş oldu.

İtalyan tarihçi Roberto Motta Sosa, Italia Risorta locası mensubu Doktor Emilio Cipriani’nin Genç Osmanlılar üzerindeki tesiri hakkında şöyle yazmaktadır:

“1848 ayaklanması sürgünü ve Garibaldi’nin yakın arkadaşı Emilio Cipriani, İttihat Terakki Komitesi ve Genç Türkler gibi yeraltı hareketlerinin çalışma tarzı üzerinde o kadar mühim bir tesire sahipti ki, [Genç Osmanlılar] sadece Carbonaro umumi teşkilat sistemini değil, aynı zamanda [onun] sloganlarını, merasimlerini ve yeminlerini de sahiplendiler.”

Genç Osmanlıların hâmiliğini yapan Mustafa Fazıl Paşa, Sultan’a İtalya kralı gibi olmasını tavsiye ediyordu. Cemiyet mensuplarından Ali Suavi, Genç İtalya modelini esas aldıklarını açıkça yazıyor ve kendilerini “Civan Türk” olarak isimlendiriyordu. İslam’ı meşrutiyetle yakınlaştırmaya gayret eden Namık Kemal de yazılarında, Garibaldi, Silvio Pellico ve Mazzini gibi Carbonaro’ları methediyordu.

İtalya’yı ve Avrupa’yı arkalarına alan Carbonari Osmanlılar, bir darbe yaparak, meşrutiyet ilanına yanaşmayan Sultan Abdülaziz’i katlettiler ve yerine Şehzade Murad’ı tahta çıkarttılar. Murad’ın hususi İtalyan doktoru L. Capoleone de bir Carbonaro idi ve darbeci “Genç” ekipte yer almıştı.

Şehzade Murad’ın aklını yitirmesi üzerine tahta geçen Sultan Hamid, Genç Osmanlıları uzaklaştırıp iktidarı tek başına ele almaya muvaffak oldu. 1877’de, Genç Osmanlıların liderlerinden Sadrazam Midhat Paşa’yı azletti. Paşanın İtalya’ya kaçması üzerine Sultan, Said Paşa’ya Genç Osmanlıları şöyle tarif etmişti:

“Bu adamlar vatan ve millete hizmet edemez. Bunlar haindirler. Zira ahlakları icabınca nefret etmek daiyesinde olduklarında Hanedan-ı Osmanî’yi gûşe-i nisyana attırıp memleketi cumhuriyet heyetine koymak ve kendileri dahi reisicumhur olmak efkârındadırlar. Onun için ahaliye suret-i hakkdan görünerek hükümetimizin hâl-i meşrutiyete münkalib olmasını arzu ederler.”

Genç Türkler

Sultan Hamid’in dağıttığı Genç Türkler, İtalya’nın desteğiyle yeniden organize oldular. Eylül 1906’da Selanik’te Osmanlı Hürriyet Cemiyeti adında gizli bir teşkilat kurdular. Sonradan İttihat ve Terakki Komitesine dönüşen Cemiyetin kurucu on azasının hepsi de masondu. İkisi dışında hepsi, başında İtalya Yahudisi Avukat Emmanuele Carasso’nun bulunduğu, Selanik’teki Macedonia Risorta (Makedonya Dirildi) İtalyan locasına mensuptular.

Osmanlı masonları üzerine çalışmaları ile bilinen tarihçi Thierry Zarcone, bu hususta, “Jön [Genç] Türkler, Sultan II. Abdülhamid’e karşı mücadelelerinde, en çok İtalyan masonluğundan ve daha az da Fransız masonluğundan yardım görmüşlerdir. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin işleyiş sistemi Carbonaro ve mason modellerinin birleşimi gibidir.” diye yazmaktadır. Nitekim; İttihat ve Terakki cemiyetinin amblemi de Carboneria ambleminden mülhemdi.

İttihat Terakki Ambleminde tokalaşan eller.

Carasso’nun başında bulunduğu bu İtalyan locasına 1902-1908 arası 188 kişi katıldı. Bunların yirmi üçü II ve III. orduya mensup subaylardı. Sonradan, “Türkiye’nin Garibaldi’si” olarak meşhur olan Enver de bunlardan biriydi. İtalyan konsolosluğunun koruması altında bulunan loca, Genç Türklere sadece kapılarını açmadı. Onlara Carbonari ve Garibaldi’nin İtalya’daki 1821 ve 1848 ihtilalleri üzerine talim de verdi.

Selanik’te Genç Türkler bir arada. Makedonya Risorta Locasının Üstadı Emanuele Carasso (otur. sağdan birinci) ve Enver (sağdan 3.)

İmparatorluğun Sonu

İtalya ve Avrupa’yı arkalarına alan Genç Türkler, 1908’de ihtilal yaparak meşrutiyeti ilan ettirmeye muvaffak oldular. Meşrutiyetin ilanından hemen sonra, İtalyan Yahudi banker Giacobbe Modiano, Selanik’te İttihat Terakki liderlerine yemek verdi. Yemekte Garibaldi ve La Marseillaise marşları çalındı.

Genç Türkler, bir sonraki sene de İstanbul’u işgal ederek Sultan Hamid’i esir aldılar ve Selanik’e götürdüler. Böylece Osmanlı İmparatorluğuna fiilen son verdiler. 1909’da kurulan “Yeni” Türkiye’nin en büyük hayranlarından olan ve İttihatçı liderlerle yazışan Venedik Yahudisi Profesör Luigi Luzzatti, İtalya ve Yeni Türkiye’yi, “Risorgimento’nun çocukları” olarak ifade ediyordu.

Sultan Hamid’den sonra Türkiye’de İttihat Terakki idaresinde bir Carbonari hükümeti kuruldu. Zarcone, bu devri “masonik devlet” olarak isimlendirmektedir: “Siyasi iktidar 1908’den 1918’e kadar [İtalya Maşrık-ı Âzam’a bağlı Türkiye mason teşkilatı] Maşrık-ı Âzam-ı Osmanî’nin elindedir. Üçüncü Cumhuriyet devri Fransa’sı ile birçok benzerlik mevzubahistir. O sırada Türkiye’de mason olmak revaçtadır ve ülkenin üç güçlü adamı [Enver, Cemal, Talat] da masondur.

Il Grande Oriente d’Italia (İtalya Büyük Doğu) mason teşkilatına bağlı olarak, İttihatçılar tarafından kurulan Maşrık-ı Azam-ı Osmanî (Türkiye Büyük Doğu). Amblemin üstünde yer alan yıldız, İtalya’nın milli sembolü olan “Stella d’Italia”, yani İtalya yıldızıdır.


Çapulcu Garibaldi

Carboneria ve Mazzini’nin kurduğu Genç İtalya, çok uluslu imparatorlukları dağıtmış ve bugünkü dünyanın doğmasını sağlamıştır. 1916-22 arası İngiltere başvekilliği yapan Lloyd George, Genç İtalya’nın kurucusu Mazzini hakkında şöyle der: “Bugün gördüğümüz Avrupa haritası, Giuseppe Mazzini’nin haritasıdır. O, hür ulusalcılığın babasıydı… O bize sadece bir milletin haklarını öğretmedi; diğer milletlerin haklarını da öğretti… O, Milletler Cemiyeti [Birleşmiş Milletler] fikrinin babasıdır.

Genç Türklerin bağlı olduğu Genç İtalya hareketinin kurucusu Giuseppe Mazzini.

Peki; Carbonaro’lar hakikaten teşkilatlandıkları ülkeler için mücadele eden kahraman adamlar mıydı? Yoksa; gizli acendaları olan ve onları desteklemeyen milletlere rağmen bunları tatbik etmeye çalışan bir avuç eşkıya mıydı? Romanlarında mizahi bir üslupla resmî tarihlerin dışına çıkmayı seven İtalyan yazar Umberto Eco, Prag Mezarlığı adlı eserinde bu hususta şöyle yazar:

“Ve siz bu talihsiz raporunuzu basına ve kamuoyuna sunarak, yakında bizim askerimiz ve subaylarımız olacak olan Garibaldi yanlılarının Sicilya’yı yağmalayan – çoğu yabancı – bir çapulcu çetesi olduğunu söylememizi mi istiyorsunuz? Garibaldi bütün İtalya’nın minnet duyacağı hakiki bir kahraman değil de palavradan bir düşmanı satın alarak yenmiş bir maceraperest mi? Ve sözde son ana dek İtalya’yı bir cumhuriyet yapmak için Mazzini ile komplo hazırlayan biri mi? Nino Bixio liberallere ateş ederek, çobanlarla köylüleri katlederek mi adada dolaştı yani? Deli misiniz siz?”

Yazıyı Türkiye Gazetesinde okumak için tıklayınız.

Reklam