Gençlere Nasihat

Kur’an-ı Kerim’de, “Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın.” (Hucurât-6) buyurulmaktadır. Bugün “Bilim” dediğimiz sahada, deliller ile ispat edilen fennî hakikatleri anlatan hakiki fen adamları olduğu gibi, bu isim ve sıfatlar altında, dinin esaslarına saldırmak maksadıyla, kendi ideolojik görüşlerini aktaran, kendi sahası dışında konuşan sahtekarlar da bulunmaktadır. Bu yüzden, “bilim” adına önümüze sunulan her şeye, sorgulamadan, körü körüne inanmamak gerekir. Bununla alakalı, İmam-ı Gazali’nin el-Münkizu Mine’d Dalâl eserinden şu kısmı aktarmanın faydalı olacağını düşündüm:

“Riyaziye; matematik, geometri ve astronomi ilimlerinden ibarettir. Bunların hiçbirinin ne müsbet ne de menfi cihetten, dinî meselelerle bir alakası yoktur. Bunlar, aklî deliller ile ispat edilen şeylerdir. Anlaşılıp öğrenildikten sonra, inkâra yer kalmaz. Fakat bu ilimlerden mahzurlu bir vaziyet ortaya çıkmıştır. Bu ilimlerle iştigal eden kimse, bunlarda gördüğü incelikleri ve delilleri hayretle karşılar. Bu sebeple, felsefecilere [bilim adamlarına] karşı takdir hissi uyanır. Felsefecilerin bütün ilimleri açık ve kuvvetli delile dayanmak cihetinden bu ilimler gibidir zanneder. Sonra, felsefecilerin Allah-ü Teala’yı inkâr ettiklerini, küfürlerini, maneviyata kıymet vermediklerini, sağdan soldan işitir ve sırf onları taklit etmek sebebiyle kâfir olur. Kendi kendine, din hak bir şey olsaydı, matematik ilminde bu kadar ilim sahibi olan büyük insanlarca mâlum olurdu, onlara gizli kalmazdı, der. Onların inkârını işitince, dini inkâr etmenin doğru olduğuna kanaat getirir. Başka hiçbir dayanağı olmadığı halde, sadece böyle bir düşünce ile doğru yoldan ayrılmış nice kimseler gördüm. Onları taklit ile doğru yoldan ayrılan bir kimseye: ‘Bir ilimde mahir olan kimsenin diğer ilimlerde de mahir olması icap etmez. Fıkıh ve kelâm ilimlerini iyi bilen bir kimsenin, tıp ilminde de mütehassıs olması icap etmez. Diğer taraftan, aklî ilimleri bilmeyen bir kimsenin, nahv ilimlerini de bilmediği iddia edilemez. Her ilmin erbabı vardır ve o ilimde ilerlemiştir. Diğerlerini geçmiştir. Bunlar bazan başka ilimlerde cahil vaziyetine düşerler. Eskilerin matematiğe dair sözleri delile dayanır. Fakat ilâhiyata dair sözleri tahmine dayanır. Bunu ancak onunla meşgul olup, tecrübe eden anlar.’ diyerek izah edilse bunu anlamaz ve kabul etmez. Nefsinin ağır basması, kendini akıllı göstermekten hoşlanması ve tembellik arzuları gibi haller, o kimseyi bütün ilimlerde felsefecilere iyi gözle bakmaya ve bunda ısrar etmeye sevk eder. Bu hal ise, büyük bir felakettir.”

İmam-ı Gazali’nin İran’da tahribata uğramış kabri
Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: